Denge Laboratuvarları ve Tıbbi Görüntüleme Merkezi 30 yaşına ulaştı. Uluslararası standartlara bağlılıkla, kurumsallık yolculuğunda ilerlemek için çalışmakla geçen bu uzun yıllar bizi temel ilkemiz olan hasta haklarına saygı ve doğruluktan hiçbir zaman vazgeçirmedi.
Bizler, öğretim üyeleri olarak kariyer yaparken önceliklerimiz bilimsel yayınları izlemek, yeni hipotezler geliştirmek, bu hipotezlerle ilgili doğru hedefler ve araştırmalar gerçekleştirmek, çalışmalarımızdan elde ettiğimiz verileri ve sonuçları doğru istatistiksel değerlendirmelerle bilim dünyasına sunmaktır. Bu çalışmaların dışında, asistan yetiştirmek, üniversite laboratuvarlarında rutin hizmetlere ve yeni metotların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak öğretim üyelerinin en önemli görevlerindendir.
1927 Yılında Tarsus’ta öğretmen bir babanın oğlu olarak doğdu. İlk ve Orta Öğrenimini Mersin/Tarsus’ta tamamladıktan sonra TED Ankara Koleji’nde yatılı öğrenci olarak lise öğrenimini tamamladı. İstanbul Tıp Fakültesini 1959 yılında bitirdi. Askerliğini Çanakkale’de Deniz Kuvvetleri’nde Yedek Subay olarak tamamladı.
30 yıldır bir an olsun kaliteden taviz vermeyerek sektörünün değerli bir markası haline gelen Denge Tıp, uzman kadrosu profesyonel çalışma hayatını sürdürmektedir.
Hasta ihtiyaçları ve memnuniyeti odaklı hizmet anlayışı ile Denge Laboratuarları ve Tıbbi Görüntüleme Merkezi’nin gerçekleştirdiği tüm sonuçlar “Internal Ve External Kalite Kontrol” güvencesi altındadır.
Laboratuvarımızda çalışılan testler hakkında daha fazla bilgi almak için ilet...
Laboratuvar hizmet alanlarımız hakkında genel bilgi sahibi olmak için...
Görüntüleme, X-ray ve ultrasonik ses dalgalarıyla organ patolojilerini göster...
Check-up Merkezimizde randevularınızı aldıktan sonra laboratuvarımızda tüm ka...
Panel testler belirli hastalıkların teşhis ve tedavisi için önceden belirlenm...
Muayenehaneden laboratuvarımıza kadar gelmek yerine hemşiremiz bulunduğunuz m...
Kalp hastalıkları, hala dünyada ölümlerin 40-50% sinden sorumludur.
Bu yazı, genç veya ileri yaşlarda olan her bireyin kendi kalp hastalıkları risklerini tanıması, kontrol etmek için yapması gerekenleri anlaması amaçlı yayına alınmıştır.
Kalp yetmezliği kalbin dokulara oksijen pompalamak için artık yetersiz kaldığını gösteren bir terimdir. Bu, yorgunluk, nefes darlığı, fazla öksürme ve günlük aktivitelerde zorluk şeklinde kendini gösterir.
Kalp güçlü bir adele yumağıdır ve görevi sürekli kan pompalamaktır. Buna, sirkülasyon denir. Sirkülasyon, oksijen primer olmak kaydı ile aynı zamanda besin maddeleri de gönderir. Dokularda kullanılarak, karbondioksit olarak geri döner ve bu metabolizma ürününün de akciğere gönderilerek atılmasını sağlar.
Üst boşluklar Atrium adını alır. Alt boşluklar ise Ventrikül adını alır.
Oksijen içeren kan, sol atriumdan sol ventriküle geçer ve buradan vücuda pompalanır.
Oksijenini dokulara dağıtmış ve karbondioksit içeren kan ise sağ atriuma alınır, buradan sağ vertriküle, buradan da akciğere pomplananır.
Kalbin sistemli ve doğru çalışabilmesi için, 4 boşluk da organize olarak çalışmalıdır.
Kalp yetmezliği, kalbin bu sistemi doğru yönetememesi ve iş gücünü karşılayamaması demektir.
Ancak, tüm bu önlemler geçicidir ve önlem alınmadığı sürece bu kalbin yükünü daha da ağır hale getirir. Bu semptomlar şöyle olabilir:
Tüm bu semptomlar sonunda, düzensiz kalp atımı olarak tanımlanan atrial fibrilasyon görülebilir. Bu durum, kalp atriumunun elektriksel titreşimlerinde düzensizlik (fibrilasyon) oluşturabilir.
Yine sonuçta Anjina adı verilen göğüs ağrısı hissedilebilir. Bu, göğsün sıkışması hissidir. Kollar, boyun, çene,karın, sırt ve omuzlarda da hissedilebilir. Bu kadar belirgin semptomlar olmasa da, nefes darlığı, sindirim sistemi rahatsızlığı olarak da kendini gösterebilir.
Yine de anjina’ dan önce, altında yatan kalp ve dolaşım sorunları için önceden tedbir alınması gerekir. Bunlardan en önemlisi, Koroner Arter Hastalığı’dır (CAD). Bu, koroner arterlerin kasılması ile karekterizedir.
Anjina, bunun dışında koroner mikrovasküler hastalık kaynaklı da olabilir (kalbin en küçük arterlerinin spazmı).
Her iki durumda da, kan rahatlıkla damarlardan geçemez, bloke olur ve oksijen geçişi durur. Bu duruma, iskemi adı verilir. Her iki durum da anjina nedenidir.
Anjina, anjina pectoris (daralan arterlerin verdiği rahatsızlık hissi) veya stabil olmayan anjina ( özellikle kolesterol birikimi ve burada pıhtı ile blokajın artması ile koroner arterlere giden oksijenin azalması) gibi acil durumlarla karşılaşılabilir (kalp kasına giden kanın dolayısıyla oksijenin bloke olmasıyla kasın kasılma işlemini durdurması yani kalp krizi), koroner mikrovasküler anjina (15-20 dakika süreyle göğüste rahatsızlık hissi), değişken anjina (koroner arterlerin özellikle gece ve sabaha karşı geçici olarak kasılması), şeklinde hissedilebilir. Bunların hepsi önlem alınması gereken işaretlerdir. Derhal doktor kontroluna girilmesi gerektiğini gösterir.
Doktor, önce altta yatan nedenleri araştırır. Bunlar genetik nedenler (ailede kalp hastalığı olan kişilerin bulunması), damar tıkanıklığına neden olan blokajların araştırılması, ilaç tedavileri, yaşam şekillerindeki değişiklik, stres, kan tahlilleri ile araştırma gibi işlemlerdir.
Bunların daha ileri olan işlemleri, koroner anjiografi, kardiak kateterizasyon ve bilgisayarlı tomografi anjiografi, sorunu ve çözümünü içerek klinik girişimlerdir.
Ancak, kişi bu faktörleri (ailesel geçmiş, kan yağ yüksekliği, ritm bozuklukları, stres gibi) farkındalık amaçlı izliyorsa, daha ciddi belirtilerden önce önlemini alarak ve doktor kontroluna girerek sağlıklı yaşamını sürdürebilir.
EKG (Elektrokardiogram): Kalp atımının elektriksel aktivitesinin ölçümüdür. Her atımda kalpten elektriksel bir uyarı (elektrik dalgası) geçer. Bu adelenin sıkışarak kalpten kanı pompalamasını sağlar. Normal bir kalp atımı kasılmaların atrium ve ventriküllerin kasılma ritimlerini gösterir.
Sağ ve sol atrium yani üst boşluklar P dalgası adını alır. Bu ilk dalgadır. Bu daha sonra impuls alt boşluklara geçerken düz bir çizgiye dönüşür. Bundan sonra sağ ve sol alt boşluklar diğer dalgayı oluşturur. Buna QRS kompleksi adı verilir.. Son dalga olan T dalgası ise bunun bitiminden sonra kalp kasının normale döndüğü dalgadır. Bu işlem sonrası elde edilen veri diagramı ile elektriksel dalganın kalp boşluklarından geçme süresi, bu aktivitenin hızlı veya yavaş oluşu gözlenir. Ayrıca, bu elektrik sinyalinde düzensiz ritm olup olmayışına göre hangi pompalamayı gerçekleştiren bölgede sorun olup olmadığı test edilir.
Efor Testi (Stres Test): Test boyunca bir yürüme bandında yürünür ve bu sırada kalp atımı sırasında elektriksel akımların ritmi ölçülür ve kaydedilir. Böylece, vücut giderek daha yoğun çalıştığından kalp kaslarının pompalama ritmi test edilir. Bu test bir kardiolog kontrolunda yapılmalıdır çünkü olası bir kalp ritm bozukluğunda takip sırasında bir risk oluşabilir ve müdahale gerekebilir. Bu, kişiye ne kadar egzersiz yapabileceği konusundaki sınırın kardiolog tarafından anlatılması açısından da yararlıdır.
Kan Testleri: Bu testler eğer kalple ilgili bir sorun yaşanmamışsa ailesel, metabolik riskin oluşmaması için diet ve yaşam şekli ile ilgili alınabilecek önlemleri, yaşanmışsa sorunun getirdiği hasarın boyutunu anlamak için gerçekleştirilir. Kan testlerinde şunlar bulunmalıdır;
Akciğer filmi: Kalbin, akciğerin, göğüs kemiklerinin x ışınları ile resimlenmesidir. Kalbin yer, boyut ve yapısı hakkında, akciğerlerin durumu ve bazı kan damarları durumu hakkın da bilgi verir.
Ekokardiografi: Yüksek frekanslı ses dalgaları (Ultrasonografi) yardımıyla kalbi görüntülemedir. Bu testin fonksiyonel amaçlı olanı Renkli Doppler Ekokardiografide ise, kalbin pompalama debisi, kalp duvarlarının hareketi, kalp içindeki pıhtılar, kalp boşlukları arasındaki kapakçıkların durumu, kalp etrafında sıvı varsa miktarının ve cinsinin değerlendirilmesi, kalbi saran perikard zarın durumu, kalpten çıkan damarların yapı ve çaplarının değerlendirilmesi yapılır.
Derleyen: Doç.Dr Selvin Aydın